Birkaç hafta önce bir Netflix dizisi izliyordum—adını vermeyeceğim ama başlığında "Apple" geçiyordu ve bir dolandırıcıyı anlatıyordu—sonra bir anda fark ettim: Artık keyif almıyordum. Gerçek bir hikâyeye dayanmasına rağmen senaryo deliklerle doluydu. Oyunculuk abartılıydı, ama eğlenceli bir şekilde değil. Yine de dört saatimi harcamıştım, bu yüzden vazgeçmekte tereddüt ettim. Ama iki bölüm daha kalmışken sonunda laptopumu kapattım ve gözlerimi ovuşturdum. Hayat kötü televizyon izlemek için çok kısa.

Son zamanlarda, bir şeyden keyif almadığımı fark ettiğimde, ona zaman harcamış olsam bile bırakıyorum. **Dying for Sex**'i bitmesine iki bölüm kala bıraktım—Michelle Williams'ın oynadığı o dizi güçlü başlamıştı ama o kadar kasvetli bir hâle geldi ki izleyemez oldum. **You** için de aynı şey geçerli—ilk iki sezon eğlenceliydi, ama sonra **Riverdale** seviyesinde bir saçmalığa dönüştü. Eskiden kendimi bir şeyi bitirmeye zorlardım, en azından hikâye sonlanana kadar. Şimdiyse? Kendi hayatıma odaklanmayı tercih ederim.

Yanlış anlamayın—çok erken pes etmeyi savunmuyorum. **Curb Your Enthusiasm**, **Industry** ya da **Succession** gibi en sevdiğim dizilerin bazıları zamanla oturmuştu. **Daisy Jones & The Six** bile başta öylesine bir şey gibi gelmişti ki (tamam, biraz abartı olabilir), sonunda gördüğüm en iyi aşk karşıtı hikâyelerden birine dönüştü. Ama bir şey gerçekten angarya gibi geliyorsa, muhtemelen öyledir. Size hiçbir keyif vermeyen bir şeye devam etmek için ödül yok.

Bu zihniyet sadece televizyonla da sınırlı değil. Geçenlerde bir partiden 40 dakika sonra ayrıldım çünkü ortama ısınamamıştım. Oturduğum restoranlardan menü hoşuma gitmediği için kalkıp çıktığım oldu. Yarısına geldiğim kitapları sıkıldığım için bağışladığım oldu. Azim ödüllendirilebilir, ama kayıpları kesip enerjinizi başka yöne kanalize etmekten utanç duymamak gerek.

Eskiden vazgeçmek beni suçlu hissettirirdi, ama şimdi özgürleştirici geliyor. Bu bir başarısızlık değil—seçeneklerim olduğunu hatırlatıyor. Kötü giden bir randevudan kaçmak, bir filmi yarıda bırakmak ya da heyecanını yitirmiş bir dizinin finalini atlamak olsun, vazgeçmek sadece zamanınızı geri kazanma eylemi. Bu bir Netflix dizisi bile olsa. Üzerine saatler harcamış olsanız bile. Hadi dürüst olalım, o kadar da iyi olmasa bile.