La DoubleJ’nin mottosu "Dünyayı neşeyle sarmak"—dünya her zaman buna hazır olmasa da, kurucu JJ Martin, ruhları yükselten ve modu aydınlatan modayı savunmaya devam ediyor. Markanın cesur, canlı desenlerle günlük stili dönüştürme yolculuğunun 10. yılını kutlamak için, şirketi Milano’nun moda Naviglio bölgesindeki altı katlı yaratıcı merkezi LDJ Starquarters’a taşıdı. Bu mekân, markanın operasyonlarını barındırmanın yanı sıra topluluğu için bir buluşma noktası görevi görüyor. En üst katında ise, hayranların meditasyon, şifa seansları ve yoga için bir araya geldiği, genellikle özel yapım bir gong eşliğinde şehrin panoramik manzarasını sunan Galactic Deck yer alıyor. Meteorit parçalarıyla işlenen ve Etna Yanardağı’nda bir ateş seremonisiyle dövülen bu gong, deneyime mistik bir dokunuş katıyor. Martin için ise imkânlar gerçek anlamda sınırsız.

Desenler, La DoubleJ’nin kalbi—her koleksiyonun cesur, enerjik özü—olabilir, ancak bazen Martin bile onların yoğunluğundan bunaldığını itiraf ediyor. “Geçenlerde gardırobumu açtım ve ‘Bu kadar desenle nasıl giyineceğim?’ diye düşündüm,” diye şakalar yapıyor. Bu yüzden biraz yavaş çekime geçti (sadece biraz!), düz renk temel parçalar (her zaman oyunbaz bir dokunuşla), beyaz gömlekler (“koleksiyonda yedi farklı model var!”), dokulu denimler (“elbette jakarlı”) ve şık siyah detaylar ekledi.

Desenlerin kendisi de evrildi—motifler büyüdü, tasarımlara daha fazla nefes alanı tanındı. Görsel enerji daha yumuşak, ancak büyüleyici ve mistik hava korundu. Sürrealist Ekvadorlu sanatçı Beto Val ile iş birliği yapılan "Fantastik Yaratıklar" kapsül koleksiyonu buna iyi bir örnek: flamingoların hatmi çiçeğine dönüştüğü, yapraklı papağanların gagaya benzeyen yapraklarla süslendiği, deniz kabuklarının böcek-çiçeklere evrildiği ve doğa ile mantığa meydan okuyan bir helikopter-kuş-bitki melezinin yer aldığı, rüya gibi bir loungewear serisi. Kısmen ruhani bir yolculuk, kısmen oyunbaz bir kaçış—tam bir La DoubleJ işi.