Jennifer Lawrence'ın el çantası koleksiyonu, Rihanna'nınki kadar etkileyici—üzeri charm'larla süslenmiş nadir Louis Vuitton parçalarını düşünün. Ancak New York'ta Lawrence, işleri fazla abartmadan havalı bir tarz sergiliyor.
Oyuncu, şehirde ayak işlerini hallederken görüldü: şeffaf kırmızı uzun kollu bir üst, bol kesim çivit mavisi kot pantolon, kaplumbağa kabuğu desenli güneş gözlükleri ve siyah bale ayakkabısı-sneaker karışımı ayakkabılarla rahat ama şık bir kombin oluşturmuştu. Görünümünü, en sevdiği çantalardan biriyle tamamladı—uzun zamandır tükenmiş ancak gardırobunun vazgeçilmezlerinden olan, sarkık dana tüyü bir Prada leopar desenli tote çanta.
Gündelik bir kıyafeti göz alıcı bir çantayla yükseltmek klasik J.Law tarzı. İster iddialı bir tote, ister vintage bir Fendi doktor çantası, bir Loewe bowling çantası ya da son derece nadir bir timsah derisi Hermès Bolide olsun, en basit kıyafetleri bile nasıl parlatacağını biliyor. Leopar desen, gardırobunda sıkça karşılaşılan bir tema—tıpkı daha önce giydiği By Malene Birger'ın panel detaylı paltosunda olduğu gibi.
Bu sade görünüm, Cannes Film Festivali'ndeki göz alıcı performansının ardından geldi. Lawrence, burada başrolünü Robert Pattinson'la paylaştığı yeni filmi Die, My Love'ı tanıtmıştı. Eleştirmenler şimdiden performansı hakkında övgüler yağdırıyor. Bir Dior elçisi olarak, şık bir akşam yemeğinde dalgalı çiçekli bir maxi elbiseyle büyüledi ve 1940'ların arşiv tasarımlarından ilham alan heykelsi krem renkli bir gece elbisesiyle kırmızı halıda büyük beğeni topladı. Daha sonra, dramatik bir treni olan şık kadife tek omuzlu bir Dior elbiseyle sahnede yerini aldı.
New York'a döndüğünde ise Lawrence işleri daha rahat tuttu ve arkadaşı Dakota Johnson'la akşam yemeğine gitti. İkisi de akıllı-casual tarzda—oversize blazer ve paltolar—giyinirken, Lawrence yanında The Row imzalı kahverengi timsah derisi bir Lady çanta taşıyordu. Çünkü tabii ki öyle yapardı.